Özet:
Türkiye'de 3 Temmuz 2011 tarihi itibarı ile başta Fenerbahçe kulübü Aziz Yıldırım olmak üzere, Beşiktaş
ve Trabzonspor'dan idareciler, profesyoneller ve sporcuların gözaltına alınması ile başlayan ve kamuoyunda "3
Temmuz Süreci" olarak nitelendirilen şike ve teşvik primi iddialarının üzerinde yükselen süreç, bugüne kadar
spor ve futbol tarihimizden görülen en kapsamlı kriz olma özelliği ile ön plana çıkmaktadır. Spor kulüpleri, birer
organizasyon olarak tıpkı başka amaçlara sahip diğer organizasyonlar gibi belirli planlara sahiptirler. Bu planlar
içerisinde dışsal ya da içsel tehditler de değerlendirilmekte ve organizasyon açısından senaryonun her zaman en
mükemmel şekilde işlemeyeceği kabulü ile donatılmaktadırlar. Özellikle, futbolun endüstriyelleşmesi süreci ile
birlikte spor organizasyonları dışsal ve içsel tehditler karşısında çok duyarlı ve kendilerini bu doğrultuda revize
eden yapılara dönüşmüşlerdir. Başta Fenerbahçe olmak üzere, sürecin diğer aktörlerinin 3 Temmuz sürecindeki
strateji ve uygulamaları da bu doğrultuda kriz yönetiminin unsurları olarak değerlendirilmelidir. Fenerbahçe
kulübü, bu süreçte büyük idari, ekonomik, itibari sorunlar yaşamakla birlikte sportif ve ekonomik iddiasını
sürdürmüş ve taraftarları ve kamuoyunun bir kısmı ile birlikte 3 Temmuz süreci olarak adlandırılan süreci
rasyonel bir şekilde yönetmeye çalışmıştır. Bu etkileri ve hacmi büysük krizin yönetimi süreci bu çalışmanın
konusunu oluşturmaktadır. Çalışmada Fenerbahçe ile birlikte diğer kulüplerin ve sporcuların da kriz içerisindeki
konumları ele alınacak ve hangi uygulamalar ile itibar yönetimi gerçekleştirdikleri yazılı ve görsel medya
verileri üzerinden değerlendirilecektir.